Çocuk Kaçırma İddialarına Karşı Savunma

Çocuk Kaçırma İddialarına Karşı Savunma

25 Ekim 1980 tarihinde Hollanda’nın Lahey kentinde Uluslararası Çocuk Kaçırma ve Hukuki Yönlerine Dair Lahey Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu çok taraflı antlaşma, çocukları uluslararası sınırlar ötesinde bir ebeveyn tarafından haksız yere kaçırılmanın ve haksız yere alıkonulmanın zarar verici sonuçlarından korumayı amaçlamaktadır. Bu sözleşme, çocukların hızlı bir şekilde geri dönmelerini ve erişim haklarının korunmasını sağlamak için bir süreç sunmaktadır.
Yakın zamanda kendinizi bu durumda buldunuz mu? Florida’da ebeveynin çocuğunu kaçırmakla suçlanmak ciddi bir suçtur ve nasıl ilerleyeceğinizi anlamak önemlidir.
Bugün, Hauge Sözleşmesi kapsamında çocuk kaçırma iddialarına karşı altı savunmayı ve bunların sizin için ne anlama geldiğini paylaşıyoruz.

Uluslararası Çocuk Kaçırma Nedir?

Lahey Çocuk Kaçırma Sözleşmesi, kendi ülkelerinden haksız yere çıkarılan veya alıkonulan çocukların derhal ve güvenli bir şekilde iade edilmesini sağlamak için yönergeler oluşturmuştur. Ebeveynlerden biri çocuğunu farklı bir ülkeye taşır veya alıkoyarsa, diğer ebeveyn haksız çocuk kaçırma suçu işlediğini ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini iddia edebilir.
Bu anlaşmazlık ortaya çıktığında, yoğun davalara yol açabilir. Bundan kaçınmak için, ebeveynler anlaşmazlıklarını arabuluculuk gibi alternatif bir yolla çözmeyi kabul edebilirler. Başarılı bir çözüme ulaşmak için, şu anda çocukla birlikte olan ebeveynin, onu uzaklaştırmak veya alıkoymak için yasal gerekçe sunabilmesi gerekir.
İşte bu noktada çocuk kaçırma savunması devreye girer. Bir ebeveynin bir çocuğu neden kendi ülkesinden uzaklaştırdığını veya alıkoyduğunu açıklamak veya gerekçelendirmek için kullanabileceği altı farklı savunma vardır. Şimdi her birine bir göz atalım.

1. Seyahat Etmeyen Ebeveyn Velayet Haklarını Kullanmıyordu

Seyahat eden ebeveynseniz, öne sürebileceğiniz ilk savunma velayet haklarıyla ilgilidir. Bu, “velayet hakları” savunması olarak bilinir.
Çocuğun iadesini isteyen ebeveyn, çocuğun uzaklaştırıldığı veya alıkonulduğu sırada velayet haklarını kullanıyor muydu? Eğer değilse, kararınızı savunmak için bunu kullanmanız mümkün olabilir. Bir çocuğun iadesini talep etmek için, bir tarafın velayet haklarına sahip olması gerekir.
Bu basit gibi görünse de, “velayet hakları” ile “erişim haklarının” aynı olmadığını unutmayın. İlki, çocuğun ikamet yerini belirleme hakkı da dahil olmak üzere, bir tarafın çocuğun bakımıyla ilgili haklarını ifade eder. Alternatif olarak, erişim hakları, bir tarafın çocuğu sınırlı bir süre için mutat ikametgahından uzaklaştırma hakkını kapsar.

2. Seyahat Etmeyen Ebeveyn Taşınmayı Kabul Etti

“Rıza veya kabul” savunması kapsamında, çocuğun bakımını üstlenen kişinin, çocuğun uzaklaştırılmasına veya alıkonulmasına önceden rıza gösterdiğine dair kanıt varsa, mahkemenin çocuğun iadesini emretmesi gerekmez. Aynı durum, seyahat etmeyen ebeveynin daha sonra uzaklaştırma veya alıkoymanın kabul edilebilir olduğuna itiraz etmeden razı olması veya gönülsüzce kabul etmesi halinde de geçerlidir.
Bu durumda, davalının rızanın gerçekleştiğine dair kanıta sahip olması gerekir. Kabul edilebilir kanıt biçimleri şunları içerebilir:
  • Resmi bir eylem veya kabul beyanı (örneğin, tanıklık, haklardan yazılı feragat)
  • Bir ebeveynin belirli bir süre boyunca tutarlı bir şekilde rıza göstermesi
Bazı durumlarda, bir ebeveyn ebeveynlik haklarını ileri sürmekte gecikirse, mahkeme bunu bir rıza gösterme eylemi olarak değerlendirebilir. Ancak, bunun geçerli bir savunma olabilmesi için mahkemenin, uzaklaştıran/tutan ebeveynin çocuğu gizlemesini ve bunun diğer ebeveynin davranışını nasıl etkilemiş olabileceğini de dikkate alması gerekir.

3. Çocuğun Yeterli Yaş ve Olgunlukta Olması ve Geri Verilmeye İtiraz Etmesi

Lahey Sözleşmesi kapsamındaki üçüncü savunma “yaş ve olgunluk” savunması olarak bilinir.
Bu savunma, diğer ebeveynin çocuğun geri verilmesine itiraz ettiğini kanıtlayabilmesi halinde mahkemenin bir ebeveynin çocuğun geri verilmesi talebini reddedebileceğini belirtmektedir. Bu savunmanın geçerli olabilmesi için, çocuğun kendi bakış açısı ve isteklerinin dikkate alınabileceği bir yaş ve olgunluk düzeyinde olması gerekir.
Bir çocuğun tercihinin önemli olup olmadığı, çocuğun aşağıdaki özelliklere sahip olup olmadığına bağlıdır
  • Bu nitelikte kararlar verebilecek kadar zeki olup olmadığına
  • Kiminle yaşayacağına karar verebilecek duygusal kapasiteye sahip olup olmadığına
  • Bir velayet davasında bir ebeveyni diğerine tercih etmenin sonuçlarını anlaması
  • Her bir ebeveyni ile yeterli deneyime sahip olması;
Bu istisna, olgun ve yaşına uygun bir çocuğun kendi iradesi dışında geri gönderilmemesi gerektiği anlayışıyla, olgun bir çocuğun özerkliğine dayanmaktadır. Ancak, kaçıran ebeveynin çocuğun görüşlerini veya fikirlerini haksız yere etkilemek için nüfuzunu kullandığına dair kanıt varsa mahkeme çocuğun itirazını reddedebilir.

4. Çocuk Yeni Ortamına İyi Yerleşmiştir

Dördüncü yaklaşım “iyi yerleşmiş” savunmasıdır. Davalı ebeveyn çocuğun yeni ortamına alıştığını gösterebilirse, çocuğun mutat ikametgahına geri gönderilmesi gerekmeyebilir.
Bu savunmayı kanıtlamak için, davalı ebeveyn aşağıdaki iki ifadenin doğru olduğuna dair kanıt sunmalıdır:
  • Mahkeme işlemleri, haksız uzaklaştırma veya alıkoyma olayının gerçekleşmesinden bir yıldan fazla bir süre sonra başlamıştır
  • Çocuk artık yeni ortamına yerleşmiştir
Lahey Sözleşmesi “yerleşik” kavramının tam bir tanımını vermemekle birlikte, ebeveynin çocuğun yeni ülkesiyle önemli bağlar kurduğuna dair somut kanıtlar sunması gerekmektedir.

5. Çocuğun Geri Gönderilmesi Halinde Fiziksel/Psikolojik Zarar Görme Riski Çok Yüksektir

Birçok Lahey Sözleşmesi davasında yaygın olarak kullanılan bir savunma “ciddi risk” savunmasıdır. Bu, davalı ebeveynin iki endişeden birine neden olacağını kanıtlayabilmesi halinde mahkemenin çocuğun iadesine karar vermesinin gerekmediği anlamına gelir:
  • Çocuğu fiziksel veya psikolojik zarara maruz bırakmak
  • Onları tahammül edilemez bir duruma sokmak
Bu iddiayı kanıtlamak için kullanılan deliller açık ve ikna edici olmalıdır. Bu savunma kapsamında, tahammül edilemez bir durum, çocuğu doğrudan zarar görme riskiyle karşı karşıya bırakacak bir durumdur. Bu durum, savaş bölgesinden kötü muamele yapılan bir eve veya çocuğun durumu için yeterli tıbbi imkanların bulunmadığı bir yere kadar değişebilir.

6. Temel İlkeler Çocuğun İadesine İzin Vermemektedir

Lahey Sözleşmesi’nin altıncı ve son savunması “insan hakları” savunmasıdır. Kısaca bu, seyahat eden ebeveynin ülkenin temel ilkelerine dayanarak iadeye izin verilmeyeceğini kanıtlayabilmesi halinde mahkemenin çocuğun iadesine karar vermek zorunda olmadığı anlamına gelir. Bu ret kararları genellikle temel insan hakları ve özgürlüklerle ilgili zorunluluklardan kaynaklanmaktadır.
Örneğin, bir ebeveyn, çocuğun ülkesindeki yolsuzluğun, mahkemenin geri döndüklerinde velayetlerini adil bir şekilde belirlemesini engelleyeceğini iddia edebilir. Ancak, durumun böyle olduğuna dair açık ve ikna edici kanıtlar sunmak zor olabilir. Bu nedenle altıncı savunmaya nadiren başvurulur ve genellikle başarılı olmaz.

Çocuk Kaçırma İddiaları için Hukuki Yardım

Florida’da çocuk kaçırma iddiasıyla karşı karşıyaysanız, sürecin göz korkutucu görünebileceğini anlıyoruz. Bu yolculuğa başlamadan önce Boyer Hukuk Bürosu, P.L.’deki çocuk velayeti avukatları ekibimizle iletişime geçin.
Aile hukuku alanında yılların deneyimine sahibiz. Buna eyaletler arası ve uluslararası ebeveyn çocuk kaçırma ve kaçırma savunma davaları da dahildir. Tıpkı sizin gibi Florida’daki müvekkillerimizin haklarını ve yasal seçeneklerini anlamalarına yardımcı olduk.
Bir danışma görüşmesi planlamak için bugün bize ulaşın.

 

Share This:

Call Now